Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin iradesiyle taraf olduğumuz İstanbul Sözleşmesi’nin hukuki ve siyasi boyutlarını defalarca gündeme taşıdık. Anayasa’ya aykırı olduğunu, hukuka aykırı olduğu için “yok hükmünde” sayıldığının, yarın öbür gün taraf olduğumuz başka uluslararası sözleşmelerden de çıkma ihtimalini barındığını ifade ettik.

İstanbul Sözleşmesi bir günde imzalandı.

İstanbul Sözleşmesi bir günde tek adam tarafından fesih edildi.

Ama bir günde yazılmadı! Bu sözleşmede kadınların yüzyıllardır süren eşitlik mücadelesi ve kaybedilen hayatları var. Son nefesini verirken, katilinin adını kanıyla yazarak, hayattayken sağlanamayan adaleti öldükten sonra teminat altına almaya çalışan kadınlar var.

Bugün burada tarih yazılıyor. Eşik Platformu bileşenleri, Cumhuriyet Halk Partisi ve kadın dernekleri, kadın örgütleri, barolar ve çeşitli siyasi parti temsilcileri burada. Biz Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları olarak yedi bölgeden otobüsler kaldırdık. Bugün buraya, su gibi ekmek gibi hava gibi muhtaç olduğumuz adaleti sağlamak için geldik.

Danıştay heyeti vereceği kararla ya yaşamdan ya da ölümden yana bir seçim yapacak. Ya hukukun üstünlüğünden ya da üstünlerin hukukundan yana tavır alacak. Ya eşitlikten ya da tek adamdan yana olacak.

Biz yaşam hakkımızı tek adamın iki dudağının arasından çıkacak kararlara bırakmamaya kararlıyız! Ölüm fermanımızın imzalanmasına asla ama asla razı olmayacağız! Bizim örgütlü gücümüz tek adamın gücüne gidiyor.

İstanbul sözleşmesi kalacak, siz gideceksiniz!

Biz kadınlar örgütlü mücadelemizle kazanılmış haklarımıza sahip çıkacağız. Bugün olduğu gibi 14 ve 23 Haziran’da da Danıştay’da olacağız. Üstünlerin değil de hukukun üstünlüğü sağlanana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.

Büyük Usta Nazım Hikmet’in de dediği gibi:

Eğer;

Hak haksızlıktan yüce,

Sevgi nefretten üstün,

Aydınlık karanlıktan güçlüyse...

Çaresi yok usta…

Biz kazanacağız.